2018 yılında UNESCO Dünya Miras Geçici Listesi’ne alınan Sarıkaya Roma Hamamı ya da diğer adıyla Kral Kızı Hamamı Yozgat Sarıkaya İlçesi Kaplıcalar Mahallesi'ndedir. Kaplıca tesislerinin içerisinde bulunan Sarıkaya Roma Hamamı’nın Roma Dönemi'ne ait antik ismi “Basilica Therma (Aqua Sarvenae)”dir.
Sarıkaya Roma Hamamı'nın büyük kısmı yıkılmış, yalnızca tonozlu arka mekâna geçişi sağlayan batı cephe duvarı ayakta kalabilmiştir. Bu kısımda 10 gözlü ve 2 katlı mermer, kemerli bir duvar görülmektedir. Cephe Korint düzeni entablatur dizilişine uygun yapılmıştır. Kemer ayakları üzerindeki yarım sütunların en alt kısımları hariç diğer kısımları tahrip olmuştur. Batı cephe arkasında 3 gözlü ve tek katlı bir kemer ile, bunun kuzeyine doğru ön cephe kemerleri boyunca devam eden iç kemer sıralarına ait alt kısım taşları görülmektedir. Yaklaşık 30 metre uzunluğundaki duvarın kuzey ve güney uçlarında dairesel havuz kısımları görülmektedir.
Antik Dönem'de Aquae Sarvenae ve Basilica Therma diye adlandırılan Sarıkaya, o dönemde de önemli bir kaplıca merkeziydi. Roma Dönemi'ne ait hamamın yalnızca tonozlu mekânına geçişi sağlayan arkat dizileri ile bunun üzerindeki boğa başlı kornet motifli süslemeleri günümüze kadar gelebilmiştir. Yapı üzerine sonradan yapılan eklentilerle oldukça tahrip edilmiş olmakla birlikte 2010 yılında Yozgat turizmine katkı sağlaması amacıyla temizlik kazıları başlatılmıştır.
Sarıkaya Kaplıcaları Efsanesi (Kral Kızı Hamamı)
Roma Kral Kızı Hamamı diye bilinen Sarıkaya Kaplıcaları'nın efsanesi halk arasında şöyle anlatılır: Kayseri'de oturan Roma krallarından birinin kızı amansız bir hastalığa yakalanır. Kral kızını birçok hekime götürür, tedavisi için her şeyi yapar. Ama güzelliği dillere destan bu kızın derdine çare bulunamaz. Kızın hastalığı gün geçtikçe ilerlemiş ve kız artık yürüyemez bir hale gelmiştir. Ayakları tutmamaktadır, dizleri küt olmuştur. Bugünkü adıyla kızın hastalığı romatizmadır. O günlerde Sarıkaya sazlık ve bataklıktır. Sıcak suyun olduğu yerde küçük bir gölet oluşmuştur, balçık halinde çamurlu bir hamamdır burası. Kral küçük kızını son çare olarak bu sıcak suyun bulunduğu yere gezsin diye gönderir. Artık ömrünün sayılı günlerini yaşayan zavallı kız avunmak için bu çamurlu gölet kenarında dolaşmakta, zaman zaman da arkadaşlarıyla çamurlara girmektedir. Gezmek ve avunmak için girdiği çamurlar ve sıcak su kıza iyi gelir. Bir müddet burada kalır, gün geçtikçe kızın hastalığı iyi olmaya başlar. Küt dizleri açılır; yavaş yavaş adım atmaya ve yürümeye başlar. Sonunda tamamen iyileşen güzel kızın buradaki sıcak sudan iyi olduğu anlaşılır. Bunun üzerine kızın babası kral, buraya mermerden bir havuz yaptırır, etrafını kesme büyük taşlarla çevrilir, önceleri kimsenin olmadığı bu havuz çevresinde bir şehir oluşur. Kralın kızının adı bu yeni şehre verilir. Yetmiş bin nüfuslu bu şehrin adı "Öper" veya "Hoperi"dir. Şehrin ulaşımı ise Sarıkaya'nın Beştepeler mevkiinden geçen Yozgat ve Kayseri şoselerinden sağlanmaktadır. Bu büyük şehir bir deprem sonucu yok olmuş, sadece hamamların olduğu yer kalmıştır.
Sarıkaya Kaplıcaları Bakanlar Kurulu kararıyla termal turizm merkezi olarak ilan edilmiştir. Yozgat’ın 77 kilometre güneydoğusundaki Sarıkaya ilçe merkezinde bulunan kaplıca suları florür içeren oligometalik sular grubundan olup, 48 °C sıcaklığa ve 28 lt/sn. debiye sahiptir. (Kaplıca suyunun çıkış sıcaklığı 48C olup dinlendirme yöntemi ile 38-40 °C’de kullanılmaktadır.)
Sarıkaya Kaplıcaları tedavi edilen hastalıklar
Sağlık Bakanlığı'nın yapmış olduğu analizler sonucunda kabuna bağlı siyatik ağrılar, ağrılı kadın hastalıkları, kadınların enfeksiyon sekeline bağlı olarak süregelen akıntılar, spastik ağrıları, spastik kolitler, böbrek taşlarının düşmesinde üreter üzerinde spazmolitik etki, karaciğer ve safra kesesi taşları, cilt hastalıkları hekim kontrolünde kaplıca suyu, yukarıdaki rahatsızlıklarda destekleyici ve tamamlayıcı tedavi unsuru olarak kullanılabilir niteliktedir.
Sarıkaya kaplıcaları bünyesinde, Bakanlığımız İşletme Belgeli 3 yıldızlı Termal Otel ve belediye belgeli bir konaklama tesisi bulunmaktadır.
Yozgat Konaklama Seçenekleri
Sarıkaya kaplıcaları tarihi açıdan da çok önemlidir. Kaplıca merkezinde Roma Dönemi'nden kalma tarihi kalıntılar bulunmaktadır. Buranın Roma Dönemi'ne ait antik ismi “Basilica Therma (Aqua Sarvenae)” isimli antik kentin olduğu söylenmekte ve antik dönemde de buranın önemli kaplıca merkezi olduğu yapılan araştırmalar sonucu bilinmektedir. O döneme ait kaplıca ile ilgili aşağıdaki efsane anlatılmaktadır.
Kazankaya Kasabası, Yozgat Aydıncık İlçesi'ne bağlı, Çekerek Alaca yolunun 4 kilometre kuzeybatısında, Aydıncık İlçesi'ne 10 kilometre uzaklıkta ilçenin kuzeyinde yer alan bir kasabadır. Kazankaya Kasabası'nın önemini artıran en büyük doğal harika, Kazankaya Kanyonu ve bu alandaki tarihi yerleşim izleridir.
Girişi Kazankaya Kasabası'nda başlayan kanyonun uzunluğu 10 kilometredir. Güneyinde 1363 metre yüksekliğindeki Alan Dağları, batısında ise Malbelen Tepesi yer almaktadır. Kanyon içerisinden, Yeşilırmak'ın bir kolu olan Çekerek Irmağı geçmektedir. Irmağın aktığı vadinin her iki yanında yükselen kayalar üzerinde duvar kalıntıları, hatıl oyuklar ve merdiven basamakları, tanrıça Kybele (Kibele)kabartması (bereket ve bolluğun simgesi) görülmektedir. Bir niş içerisinde, kabartma şeklinde yapılmış olan devasa boyuttaki (boyu 3.16 metre) tanrıça Kybele (Kibele) kabartması, Çekerek Irmağı'nın diğer yanındaki kayalar üzerinde yükselen kaleye doğru bakmaktadır.
Kasabanın güneydoğusunda tabanı kayalık olan ve güneybatısından akan ırmağa sarp kayalar halinde inen tepenin adı Sarıbaba’dır. Söz konusu tepe ve kayalıklar üzerinde MÖ olduğu düşünülen yerleşim izleri bulunmaktadır.
Kasabanın doğusunda yer alan Karagözlük Tepe denilen alanın güneyinde sırtlar halinde inen tarlalar vardır. Burası Güllük olarak adlandırılmaktadır. Güllük’te araştırmacılar tarafından Hitit Mezarlığı tespit edilmiştir.
Yozgat’ın Aydıncık ilçesine özgü olan ve tadı muzu andıran bağrıbütün kavunu, hem kokusu hem de lezzeti ile çok beğeniliyor. İçerisindeki çekirdeğinin birbirine yapışık, iri yumurta büyüklüğünde bir arada bulunması dolayısıyla ‘bağrıbütün’ ismi verilen kavunun tadı hem muza hem de kavuna benziyor.
Yöre halkı da bu nedenle bağrıbütüne ‘yer muzu’ da diyor. İlçenin geçim kaynağı olan ve bu yıl 100 dönüm alana ekimi yapılan bağrıbütün kavununun hasadına da başlanıldı.