Gelin Kayası Efsanesi
Yozgat'taki Nohutlu Tepesi’nin arkasında bulunan Cehrilik yakınlarında deveye binmiş geline benzeyen kayalar bulunmaktadır. Bu kayalara "Gelin Kayası "denir. Efsaneye göre köyün birinden gelin alayı gelmektedir. Eşkıyalar gelin alayını çevirirler. Niyetleri kervandaki gelini alıp esir pazarında satmaktır. Gelin alayının erkekleri eşkıyalarla vuruşurlar ve hayatlarını kaybederler. Eşkıyalar, gelini ve damadı yakalamak üzeredirler. Yakalanacaklarını anlayan gelin ve damat Allah'a dua ederler. "Allah'ım bizi bu eşkıyaların eline düşürme, bizi ya taş et, ya kuş et" duaları kabul olunur. Güzel gelinle birlikte eşkıyalar, develer ve atlar oracıkta taş olurlar. Damat ise kuş olup gökyüzüne uçuverir.
Güzel gelinin ağlarken gözünden döktüğü yaşlar sel olur ve orada kırmızı lalecikler bitmeye başlar. Zamanla bu laleler tüm tepeyi kaplar. Eğrice'de (mayısın ikinci haftasında) Cehrilik Laleleri kırmızı kırmızı açar ve beyaz güvercinler gökyüzünde süzülürler.
Sürmeli Türküsünün Hikâyesi
Yozgat türkülerindeki tavırlardan; Zodik tavrı, Efülliye Tavrı, İftariye tavrı, Pezik ağzı, Zey¬bek düzeni belli başlılarıdır. Sürmeli bu değişik ağızlarda söylenebilir. Sürmeli Türküsü'nün tamamı 96 mısradır.
Sürmeliler diyarı deyince akla Yozgat gelir. Yiğitlerin atlarıyla şahlandığı diyar Yozgat. Kimi zaman anaya isyan olmuş Sürmeli; "Zodik" olmuş; anaya feryat olmuş: "Yozgat seni delik delik delerim Galbur alır toprağını elerim Eğer anam beni sana vermezse Koyun olur arkan sıra melerim". Bazen ayrılık olmuş sevgili bağrında "Efülliye" olmuş, ..sevgilinin gözünde yaş olmuş: "Sarı çiçeğim mor menevşe zamanı Çaldır dağlar başındaki dumanı Gine geldi ayrılık zamanı Ya ben ağlamayayım kimler ağlasın” Kimi zaman korku olmuş, "Acaba bu son gün mü" diye yürekte ateş olmuş yakmış ve "iftariye (Nida ağzı) olmuş: "Sabahınan esen seher yeli mi? Benim gönlüm divane mi deli mi? Durup durup yar gögsünü geçirir Yoksa bugün ayrılığın günü mü?" Sürmelide öyküleşip Sürmeli Bey çok sevdiği kızla geçen anılarını "Pezik ağzıyla" anlatmış: "Dersini almış da ediyor ezber Sürmeli gözlerin sürmeyi neyler Bu dert beni iflah etmez deleyler Benim dert çekmeye dermanım mı var?"
Yozgat'da sevginin tanımı Sürmeli olmuş ve sevgililer birbirlerine "Sürmeli" diye hitap eder olmuşlardır. Peki, bu sevgi sözü"Sürmeli " nereden doğmuştur. Bunun bir çok rivayeti vardır, en bilinen iki revayet ise şöyledir:
Sürmeli Beyin Öyküsü: Yozgat şehri 1760 yılı başlarında Bozok Yaylası'nın yeşillik, etrafı ormanla çevrili içinde bin bir çeşit kuşun ötüştüğü bir sahaya kurulurken; Yozgat'ın halkı o zaman yarı göçebe ve sürülerini besleyerek hayvancılıkla uğraşır hayatlarını bu yoldan sağlarlardı. Bozok Yaylası'nda otlayan bu sürülerin birini de Sürmeli Bey adında bir Türkmen yörüğü otlatırdı. Halk tarafından sevilen yanık sesli bu halk ozanı elinde kavalı, sırtında sazı Yozgatla, Akdağmadeni'ne kadar uzanan ormanların içinde sürüsünün peşinde dolaşırdı. Bazen bir çamın dibine yaslanır sazının tellerini konuşturur, bazen bir derenin kenarında kavalını çalar, aşık olduğu gönlünün sultanını düşünürdü.
O sultan ki güzelliği Bozok Yaylası'na yayılmış, ahu gözlü, sürmeli kaşlı, ay yüzlü bir dilberdir. Babası bir Türkmen Beyi idi ve çok sert bir adamdır. Sürmeli Bey ailesini salarak babasından sevdiğini istetir, mağrur adam kızını bir çobana vermeye yanaşmaz. Araya beyler, ağalar girer ama boşuna, bir türlü gönlü olmaz kızın babasının. Ve iki sevgili birleşemezler. Üzüntüsünden sürüsünü bırakan Sürmeli Bey alır sazını eline Beşçamlar Mevkii'nde kendine bir dergah kurar, aşkını yanık türküleri ile dağlara, ağaçlara anlatır, küser otağına, obasına ve Akdağlara kadar uzanan çamların arasında onu bir daha gören olmaz. Dertli kavalına üflediği, içli sazına söylettiği nağmeler kalır geriye. O gün bugündür dillerde yankılanır Sürmeli Bey türküleri.
Sürmeli Kızların Öyküsü: Yozgat sürmelilerinin ortaya çıkışı 19'uncu yüzyıl sonlarından İkinci Cihan Savaşı’nın sona erdiği döneme denk gelmektedir. Hepsi 96 beyittir. Sürmeli, güzel gözlü sevgiliye bir hitaptır. Eskiden genç kızlar dışarı çıkarken gözlerine sürme çekerlerdi ve gözleri daha alımlı olurdu. Bol feracelerinin içinde sadece gözleri görünürdü kızların. Yozgat Sürmelileri yaşanmış bir öykünün getirdiği bir sevda, hatta bir kara sevda türküsüdür. Zira o yıllarda Yozgat kapalı bir toplum yapısına sahipti. Kadınlar erkeklere görünmez sıkı örtünürler veya aile büyüklerinden seslerini sakınırlardı. Böyle bir ortamda genç erkekler ve kızların birbirlerini görmeleri çok zordu. Düğünde, bayramda, hıdırellezde belki. Bu bir anlık sürmeli gözlere bakış, yüreklerde büyük aşklara, kara sevdalara başlangıç olur, kor düşen yürekler sessiz sessiz yanar, ateşini genişletir ve bir gün bir alev gibi o delikanlının ağzından Sürmelinin sözleri olarak dökülür. Dökülen sözlerde acı vardır, hasret vardır, gurbet vardır.
Celal Oğlan Türküsü ve Hikayesi
Celal Oğlan'ın hangi köyden olduğu bilinmemektedir. Celal asker dönüşü aynı köyden Elif adlı bir kız ile nişanlanır. Kızın babası başlık parasını çok ister. Celal Oğlan üç sene gurbete gider. Başlık parasını tamamlar, köyüne döner, düğün bayrağını kaldırır ancak Elif’in başka kızmetleri de vardır. Elif ise Celal'i sevmektedir. Elifin çeyizi yazılırken Celal düşmanları tarafından vurularak öldürülür. Alı yeşili ortada kalan Elif, elinde kınası ve başının duvağı ile başlar Celal oğlan türküsünü söylemeye. Elif, Celal oğlanın sevgisine hürmeten ömrünün sonuna kadar bir daha evlenmez. Elif'in yaktığı Celal Oğlan türküsünün sözleri şöyledir:
Şemunel Gazi Efsanesi - Yozgat
1-Şemunel Gazi Akçakale’de yaşayan Müslümanların komutanıymış. Düşmanlarla yaptığı savaşın hepsini kazanmış. Bunu savaşarak yenemeyeceğini anlayan düşmanlar kendisini imanlı gösteren bir kadını Şemunel Gazi’ye hanım olarak verirler. Hanımı bir gün; Şemunel Gaziye “Sen ne kadar kuvvetlisin, seni hiç kimse yenemiyor” der. Şemunel Gazi de hanımına evet haklısın “Allah bana bir kudret verdi. Bundan dolayı bana kimsenin gücü yetmez. Ancak sakalımdan koparılan kıllarla parmaklarım bağlanırsa, ben bunları çözemem işte o zaman ben yenilirim” der. Şemunel Gazi uykuya daldığı zaman hanımı sakalından kıl kopararak parmaklarını birbirine bağlar ve gider düşmanların komutanına haber verir. Komutan Şemunel Gaziyi alıp götürür ve bir kiliseye hapis eder. Düşman Şemunel Gazi’yi döve döve bayıltırlar, öldü zannedip parmaklarını çözüp bırakırlar. Şemunel Gazi ayıldığı zaman parmaklarını açık görür. Düşmanlar Şemunel Gazi'nin üzerine saldırırlarsa da tutamazlar ve Şemunel Gazi eline aldığı deve çenesiyle bin ay kadar düşmanla savaşır.
2-Şemunel Gazi, Kıbrıs Harekâtı sırasında Afyonlu bir veli ile beraber yakıtı bitmek üzere olan bir uçakta pilotun yanına biner. Pilot üsse dönmek üzeredir. Şemunel Gazi; “Oğlum, yakıtın bitmedi, bitmez de. Sen işini yapmaya devam et” der. Pilot, yanında bu iki veli ile beraber geri dönüp düşman üzerine bomba yağdırır. Dönüşlerinde, pilota; "Ben, Akçakale deki Şemunel Gazi’yim” der. Tekrar kaybolurlar. Savaştan sonra Pilot Akçakale’ye gelerek, Şemunel Gazi’nin kabrini ziyaret eder. Orada bir tosun kurban ederek halka dağıtır.
3-Şemunel Gazi, Kadışehri İlçesi'ne bağlı olan Halı Köyü ile Akçakale arasındaki ormanlık bir alanda düşmanlarla savaşırken, düşmanın biri Şemunel Gazi’nin kafasını uçurur. Şemunel Gazi kafasını yere düşürmeden koltuğuna alarak elinde deve kemiği ile savaşmaya devam eder. Bu durumu gören düşman paniğe kapılıp kaçmaya başlar. Bu arada kadının biri Şemunel Gazi’nin kafasının koltuğunun altında olduğunu görünce; “Bakın, adam kellesi koltuğunda savaşıyor” diye bağırır. Durumu fark eden Şemunel Gazi olduğu yere düşer, ruhunu teslim eder.
Çamlık Söylencesi - Yozgat
Yozgat'ın en ünlü dinlenme yeri ve ülkemizin ilk Milli Parkı olan Çamlıkla ilgili efsaneye göre; Çamlığa ilk fidanı Aslı'nın ardından diyar diyar dolaşan Kerem dikmiştir. Yolu Yozgat yöresine düşen Kerem Aslı'sını sormuş, bulamayınca Çamlığın bulunduğu kıraç yamaca bir fidan dikmiş; "Bu çamdan nice çamlar filizlenir, koruk olur, bizi söyler bizi fısıldar." deyip yollara düşmüştür. O gün bu gündür sevdalıların buluştuğu çamlığın, hafif bir yelde sevda türküleri söyleyip, içli sevgi ezgileri fısıldadığına inanılır.